Orhan Zihni Bilgehan, mükemmel bir insandı

Orhan Zihni Bilgehan, mükemmel bir insandı

Orhan Zihni Bilgehan, mükemmel bir insandı

✏️–Kıbrıs Gazetesi —✏️

 

   Kıbrıs Türkü’nün yetiştirdiği değerlerden biri olan Orhan Zihni Bilgehan’ı maalesef 94 yaşında 21 Şubat 2023 günü kaybettik. Onunla geçen zamanlarımı ve günlerimi asla unutamam. Onun kaybından ötürü çok üzüldüğümü söyleyebilirim.
   Şöyle bir kafamdan geçiriyorum kaç tane hukukçumuz vardır Londra Hukukundan mezun… Parmakla sayılacak kadar az. Mükemmel İngiliz diline vakıf ve İngiliz hukukunu çok iyi kavrayan çok değerli bir hukukçuydu Orhan Zihni.
   Benim kendisi ile tanışmam, onun kabinede görev almasıyla başlar. Özellikle 20 Temmuz 1974 sonrasında benim İskan’da görev aldığım günlerde, kendisi de Adalet ve İçişleri Bakanlığı yapmaktaydı. Dr. Küçük zamanında da sarayda bir araya gelirdik. Daha sonra İskan İtiraz Komitesi faaliyete geçince, üç bakanla toplantı yapar ve çetrefilli konuları görüşürdük.
   Toplantıya katılan bakanlar Hakkı Atun, Orhan Zihni Bilgehan ve İrsen Küçük’le bendenizdim. Toplantıda mola verdiğimiz zamanlarda hep geçmişi konuşurduk.
   Orhan Zihni bir gün bana nereli olduğumu sormuştu. Daima konuşmasında bir halk ağzı vardı. “Osman yahu, sen hangi köyden yetişirsin?” diye sorunca, kendisine şöyle demiştim:
   “Orhan Bey, benim nereli olduğum önemli değil. Önemli olan kayınvalidem Hurşide Dündar’ın devamlı sizden sitayişle bahsetmesi” deyince gözleri parlamıştı.
   “Aman Allah’ım! Sen bizim Hurşide Ablamızın damadı mısın? Hurşide Ablamın kıymeti kesilmez. Ne de onun babası, köyün ve çevre köylerin imamı, milliyetçi Ali Vehbi Hoca’nın anıksını asla unutamam. Hurşide Ablam, bütün talebeliğim boyunca benim gömleklerimi dikerdi. Sadece benim gömleklerimi değil. Bütün bölge köylerinin terzisi idi. Bizim Balalan’la Mehmetçik arasındaki mesafe çok yakındı. Galiba uzaktan da akrabalığımız vardır. Bir gün onu ziyarete gideceğim.”
   O kadar mutlu olmuştu ki bu diyalogtan… Her toplantı sonrası kayınvalideme selam gönderirdi. Meğer rahmetli kayınvalidem bölgenin en ünlü kadın terzisiymiş, söylediği gibi. Lakin işlerinin yoğunluğu nedeniyle onu ziyaret edememişti. Aynı sözleri Fuat Veziroğlu’ndan da duymak mümkün.
   Orhan Bey bir de şunu eklemişti sözlerine…
   “Kıbrıs Türkü’nün mücadele yıllarında Türk Liderliği köy gezilerine çıktıklarında akşam yemeklerini hep Hurşide ablamın evinde yerlerdi. Şirket Kâtibi olan damatları Mustafa Dündar bir kuzu kesip fırına salardı.  Bizler henüz genç insanlardık. Dr. Küçük’le Denktaş, onların evinde çok yemek yediler. Bunun yanında Dr. Küçük, Halkın Sesi gazetesini her gün köy otobüsü ile bize gönderir, kahvehanede onu okurduk.”
   Bunlar hatıralarda kalan yaşanmışlıklardır. Orhan Bey politikadan ayrılalı kendisi ile görüşme imkanım olmadı ama sözleri hep kulaklarımda kaldı.
   Bir de şu anım kaldı aklımda…
   Harekat’tan sonra geçen Soyadı Kanunu gereğince herkes yeni soyadı alıyordu. Türlü şartlar ve kurallar vardı.  Ben de kullanmakta olduğum “Güvenir” ismimi tescil ettirmek için onun bakanlığına başvurduğumda, “Bu soyadını alamazsınız. Çünkü bu soyadını bir başkası aldı” demişlerdi. Doğduğum zaman rahmetli babam bana da ağabeyime de ismimizin yanına bir de yeni isim eklemişti. Yani anlayacağınız “Güvenir” ismi” benim gerçek ismimdi. Bu nasıl olacaktı. Ben hep Güvenir olarak bilindiğime göre…
   Aynı gün soluğu Zihni Bey’in odasında almış ve durumu kendisine anlatmıştım. Müthiş öfkelenmişti:
   “Öyle maskaralık olmaz. Bu kadar mı inisiyatiften yoksundur bu insanlar? Kırk yıllık Yanni, kırk yıl sonra Sotiri olabilir mi?”
   Bunun üzerine o memuru odasına çağırıp başbaş yıkamıştı. Yani anlayacağınız Orhan Bey öylesine sorunlara duyarlı bir Bakandı.
   Onunla ilgili bir anımsa şudur…
   İskan’ın yoğun olduğu günlerde İstanbullu ve üç karılı bir adam Mağusa’da dört yatak odalı bir evi işgal etmiş ve konu İtiraz Komitesine gelmişti. İDK bu evi normal bir 1974 göçmenine vermişti. Adamın üç eşli olması İtiraz Komitesini düşünceye sevk etmişti. Sonunda bana bir görev verilmişti:
   “Bu aileyi yerinde ziyaret edecek ve yaşantılarını görecek, kendisine de şu soruyu soracaksın: Üç tane kadını bu adam nasıl idare ediyor? Gece sıralamasını nasıl sağlıyor? Herkes bir kadını idare edemezken bu adam nasıl idare eder üç kadını? Şayet tatmin olursak evi kendisine vereceğiz.”
   Ben görevimi yapmıştım. Çok kalabalık bir aileydi. Adam eve geldiğinde eşlerinden biri terlik getiriyor, öteki ceketini askıya asıyor, bir diğeri de kahvesini getiriyordu. Yani anlayacağınız, adam harem hayatı yaşıyordu.  O soruyu kendisine sormuştum:

   “Gece yatak işini nasıl yapıyorsunuz, komite soruyor. Ne diyeceksiniz?”
   Adam bana şöyle cevap vermişti:
   “Hiç sırayı bozmayacaksınız.”
   Neticede o ev adama kalmış ve diğer göçmenin işini başka türlü halletmiştik. Komitenin duyarlılığı, TC vatandaşlarına yardımcı olmaya yönelikti esasında.
   Kısacası Orhan Zihni Bilgehan benim asla ve asla unutamayacağım bir toplum değeriydi. Mütevazi, saygın, disiplinli ve insan değeri bilen birisiydi.
   Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine baş sağlığı dilerim.
  

OSMAN GÜVENİR

 

 Haber Kıbrıs

Buradan Haber Kaynağına Ulaşabilirsiniz

 

 

 

Cevap Yaz